Kızılderililerin hikayeleri tecrübelerinden ve inançlardan doğmuştur. Tecrübeleri inançlarıyla yoğurmuş ve olağanüstü bir kalıba sokmuşlardır. Bazıları toprağın güzelliklerini ve gücünü tasvir eder. Bazıları tabiat harikalarını, yaradılış muammasını, dünya şimdiki haline gelinceye kadar geçirilen dönemleri, aşılan zorlukları; mevsimlerin, ateşin, ışığın, savaşların, adetlerin kaynağını, inançların sebebini açıklamaya çalışır. Bazı hikayeler sadece hayvanlar arasında, bazı hikayeler sadece insanlar arasında geçer. Ama çoğu hikayelerde hayvanlar, insanlar, bitkiler, göklerdeki cisimler, yer altındaki varlıklar, ölüler, diriler, ruhlar, hepsi bir aradadır. Her varlığa bir şahsiyet verilmiştir, cinsiyet verilmiştir. Bu şahsiyet ve cinsiyetler kabileden kabileye değişebilir. Mesela, güneş bazen karşımıza kadın olarak çıkar, bazen erkek... Bazı mefhumlar bile canlı yaratıklardır; mesela, ihtiyarlık, fakirlik, açlık insanoğluna ilelebet musallat olacak üç canavar olarak tasvir edilir. İyiler vardır, kötüler vardır. Her zaman iyiler kazanmaz, her hikaye mutlu sonla bitmez. Gerçek hayatta da öyle değil midir zaten? Bazı hikayelerdeki kahramanların hayvan mı, insan mı olduğu anlaşılmaz. Bazılarında kahramanlar şekil değiştirir, mükafat veya ceza olarak başka kılıklara bürünür. Hikayelerin büyük çoğunluğu masal, efsane karakterli olmakla birlikte bazılarında modern hikayeciliği aratmayacak ölçüde kuvvetli bir realizm veya romantizm vardır.